EK SAYFA – 1840-3
باب: قصة
فاطمة بنت قيس.
41. FATİMA BİNT KAYS'IN KISSASI
وقول الله
تعالى {واتقوا
الله ربكم لا
تخرجوهن من
بيوتهن ولا
يخرجن إلا أن
يأتين بفاحشة
مبينة وتلك
حدود الله ومن
يتعد حدود
الله فقد ظلم
نفسه لا تدري
لعل الله يحدث
بعد ذلك أمرا}
/الطلاق: 1/.
Ve yüce Allah'ın: " ... Rabbiniz olan Allah'tan korkun.
Apaçık bir hayasızlıkta bulunmaları hali dışında eulerinden onları çıkarmayın,
onlar da çıkmasınlar. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını
aşarsa şüphe yok ki kendi kendisine zulmetmiş olur. Bilemezsin belki Allah
bundan sonl'abir iş peyda ediuerir. "(Talak, 1) buyruğu ile;
{أسكنوهن
من حيث سكنتم
من وجدكم ولا
تضاروهن لتضيقوا
عليهن وأن كن
أولات حمل
فأنفقوا عليهن
حتى يضعن
حملهن - إلى قوله
- بعد عسر يسرا}
/الطلاق: 6 - 7/.
"O kadınları gücünüz yettiğince kaldığınız yerin bir
kısmında iskan edin. Onları dara koymak için onlara zarar uermeye kalkışmayın.
Eğer onlar hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka uerin ...
Allah güçlüğün arkasından kolaylık ihsan eder. "(Talak, 6-7)
حدثنا
إسماعيل:
حدثنا مالك،
عن يحيى بن
سعيد، عن
القاسم بن
محمد وسليمان
بن يسار: أنه
سمعهما
يذكران:
أن
يحيى بن سعيد
بن العاص طلق
بنت عبد
الرحمن بن
الحكم،
فانتقلها عبد
الرحمن،
فأرسلت عائشة
أم المؤمنين
إلى مروان بن
الحكم، وهو
أمير المدينة:
اتق الله وارددها
إلى بيتها.
قال مروان - في
حديث سليمان - إن
عبد الرحمن بن
الحكم غلبني،
وقال القاسم بن
محمد: أو ما
بلغك شأن
فاطمة بنت
قيس؟ قالت: لا يضرك
أن لا تذكر
حديث فاطمة.
فقال مروان
ابن الحكم: إن
كان بك شر
فحسبك ما بين
هذين من الشر.
[-5321 - 5322-] Yahya İbn Said'den, o el-Kasım İbn Muhammed ve
Süleyman İbn Yesar'dan rivayet ettiğine göre her ikisi şunu zikretmişlerdir:
Yahya İbn Said İbn eı-As, Abdurrahman İbn el-Hakem'in kızını boşadı.
Abdurrahman onu evinden nakletti. mu'minlerin annesi Aişe, Medine emiri iken
Mervan'a şu haberi gönderdi: Allah'tan kork ve onu evine geri gönder.
Mervan, Süleyman (İbn Yesar)'ın hadisinde Aişe'ye: Abdurrahman İbn
el-Hakem bana galip geldi, diye cevap vermiştir. el-Kasım İbn Muhammed de
(Aişe'ye şöyle cevap verdiğini} söylemiştir: Sana Kays'ın kızı Fatıma'nın
durumu ulaşmadı mı? Aişe şu cevabı vermişti: Fatıma'nın hadisini hiç söz konusu
etmemenin sana• bir zararı olmaz. Bunun üzerine Mervan İbn el-Hakem dedi ki:
Eğer sence bu bir şer ise, bu ikisi arasındaki şer de senin için yeterli bir
sebep olsun. "
5321 no'lu hadis, 5323, 5325 ve 5327 numara ile 5322 nolu hadis
ise 5324, 5326, 5328 numara ile gelecektir.
حدثنا محمد
بن بشار:
حدثنا غندر:
حدثنا شعبة، عن
عبد الرحمن بن
القاسم، عن أبيه،
عن عائشة أنها
قالت: ما
لفاطمة، ألا
تتقي الله،
يعني في
قولها: لا
سكنى ولا نفقة.
[-5323 - 5324-] Aişe r.anha'dan, şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Fatıma'ya ne oluyor? Allah'tan korkmaz mı? Bununla Fatıma'nın:
(Kesin olarak boşanmış kadının) süknası da yoktur, nafakası da yoktur, sözünü
kastetmektedir."
حدثنا عمرو
بن عباس:
حدثنا ابن
المهدي: حدثنا
سفيان: عن عبد
الرحمن بن
القاسم، عن
أبيه، قال
عروة بن
الزبير
لعائشة: ألم
تري إلى فلانة
بنت الحكم،
طلقها زوجها
البتة فخرجت؟
فقالت: بئس ما
صنعت، قال:
ألم تسمعي في
قول قاطمة؟
قالت: أما إنه
ليس لها خير
في ذكر هذا
الحديث.
وزاد ابن أبي
الزناد، عن
هشام، عن
أبيه، عابت عائشة
أشد العيب،
وقالت: إن
فاطمة كانت في
مكان وحش،
فخيف على
ناحيتها،
فلذلك أرخص
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
[-5325 - 5326-] Abdurrahman İbn el-Kasım'dan, o babasından dedi
ki: "Urve İbn ez-Zubeyr, Aişe r.anha'ya dedi ki: el-Hakem'in kızı filan
kadını görmez misin? Kocası onu kesin olarak boşadığı halde o hemen dışarı
çıktı. Bunun üzerine Aişe: Ne kötü bir iş yaptı, dedi. Urve: Peki, Fatıma'nın
söylediklerini işitmedin mi, diye sordu. Bu sefer Aişe: Şunu bil ki bu hadisi
zikretmekte bir hayır yoktur, dedi."
İbn Ebi'z-Zinad, Hişam'dan, o babasından şu fazlalığı
zikretmektedir: "Aişe (Fatıma'nın söz konusu edilmesini) şiddetli bir
şekilde ayıpladı ve: Fatıma ıssız bir yerde idi. Bulunduğu yerde onun hakkında
endişe edildi. İşte bu sebeple Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de ona ruhsat
verdi, dedi."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Aişe: Fatıma'nın hadisini zikretmemenin sana bir zararı
olmaz dedi" ibaresi şu demektir: Çünkü boşanmış kadının sebepsiz yere
evinden bir başka yere intikal etmesinin caiz oluşuna o hadiste bir delil
yoktur.
"Mervan İbn el-Hakem: Eğer senin yanında bir şer varsa ...
dedi." Yani eğer senin yanında Fatıma'nın evinden çıkış sebebi, kendisi
ile kocasının akrabaları arasında meydana gelen şer ve kötülük ise, bu sebep bu
olayda da mevcuttur. Bundan dolayı: "Bu ikisi arasındaki şer sana
yeter" demiştir.
Bunu ayrıca Müslim, Ma'mer yoluyla ez-Zührı'den diye baştaki
ifadeler bulunmaksızın ama şu fazlalıkla rivayet etmiş bulunmaktadır:
"Mervan bu hadis sadece bir kadından işitilmiş bulunuyor. Bu sebeple biz
de insanların uyguladıklarını gördüğümüz hale sımsıkı sarılarak onu uygulayacağız,
dedi." Sanki Mervan mutlak olarak dışarı çıkmayı kabul etmemiş, sonra da
ileride geleceği üzere kadına talak verilen evden çıkmasının caiz olmasını
gerektirecek arızi bir halin varlığı şartı ile caiz olduğunu kabul etmiş
gibidir.
"İbn Ebi'z-Zinad, Hişam'dan, o babasından diyerek şu
fazlalığı zikretmektedir: Aişe son derece ağır bir şekilde (Fatıma'nın söz
konusu edilmesini) ayıptadı ve: Fatıma ıssız bir yerde idi. Bundan dolayı da
ona zarar geleceğinden endişe edildi. İşte bunun için Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem ona ruhsat vermişti, dedi." Bunu Ebu Davud, İbn Vehb yoluyla
Abdunahman İbn Ebi'z-Zinad'dan: "Andolsun ayıpladı" lafzı ile mevsul
olarak rivayet etmiş ve: "Fatıma bintKays'ı kastederek" fazlalığını
eklemiştir. "ıssız" ifadesi ise tenha ve yanında ünsiyet edeceği
kimsenin bulunmaması demektir.
İbn Ebi'z-Zinad'ın bu rivayetinin EbCt Üsame'nin, Hişam İbn
Urve'den diye naklettiği bir şahidi de vardır. Fakat orada şöyle demiştir:
"(Hişam) babasından, o Fatıma bint Kaysıtan dedi ki: Ey Allah'ın Rasulü,
kocam beni üç talak ile boşadı. Ben üzerime (bulunduğum yere) zorla
girileceğinden korkuyorum, dedi. Allah Rasulü de ona emir verdi, o da bunun
üzerine başka bir yere geçti."
Buhari bab başlığını Fatıma kıssasında varid olmuş rivayetlerin
toplamından çıkarmış bulunmaktadır. Dışarı çıkmasının caiz oluşunu da şu iki
husustan birisinin varlığına bağlamıştır: Ya onun bulunduğu yere zorla
girileceğinden korkulacak yahut kadın tarafından kendisini boşayan erkeğin
yakınlarına çirkin sözler söyleyecek.
Selef bain talak ile boşanmış kadının nafakası ve sükna hamile
kadının hakkı hususunda ihtilaf etmişlerdir. Cumhur nafaka hakkının
bulunmadığını, sükna hakkının olduğunu söylemiştir. Sükna hakkının sabit
olduğuna da yüce Allah'ın:
"O kadınları gücünüz yettiğince kaldığınız yerin bir
kısmında iskan edin."(Talak, 6) buyruğunu delil göstermişlerdir. Nafaka
hakkının bulunmadığına da yüce Allah'ın:
"Eğer onlar hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar
onlara nafaka verin. "(Talak, 6) buyruğunun mefhumundan hareket
etmişlerdir. Çünkü bu buyruğun mefhumundan anlaşıldığına göre, hamile olmayan
boşanmış kadının nafaka hakkı yoktur. Aksi takdirde onun özellikle söz konusu
edilmesinin bir anlamı olmazdı. Diğer taraftan siyak (ifadelerin akışı),
buyruğun ric'i talakla boşanmamış (bfun talakla boşanmış) hakkında olduğu
anlamını da vermektedir. Çünkü ric'i talak ile boşanmış kadının nafakası,
hamile olmasa dahi vaciptir.
Ahmed, İshak ve Ebu Sevr ise Fatıma bi nt Kays'ın hadisinin
zahirinden anlaşılana göre nafakasının da, sükna hakkının da olmadığı
kanaatinde olup, birinci ayetin bain talak ile boşanmış kadını söz konusu
ettiği hususunda da itiraz etmişlerdir.
باب: المطلقة
إذا خشي عليها
في مسكن
زوجها: أن يقتحم
عليها، أو
تبذو على أهله
بفاحشة.
42. BOŞANMIŞ KADININ KOCASININ EVİNDE KALMASI HALİNDE BULUNDUĞU
YERE ZORLA GİRİLECEĞİNDEN YAHUT ONUN KENDİSİNİ BOŞAMIŞ KOCASININ YAKINLARINA
ÇiRKIN SÖZLER SÖYLEYECEĞİNDEN KORKUYORSA
وحدثني حبان:
أخبرنا عبد
الله: أخبرنا
ابن جريج، عن
ابن شهاب، عن
عروة: أن عائشة
أنكرت ذلك على
فاطمة.
[-5327 - 5328-] Urve'den rivayete göre "Aişe, Fatıma'nın bu sözünü kesin
olarak reddetmiştir. "
باب: قول الله
تعالى: {ولا
يحل لهن أن
يكتمن ما خلق
الله في
أرحامهن}
/البقرة: 228/ من
الحيض والحبل
43. YÜCE ALLAHliN: "ALLAH'IN RAHİMLERİNDE YARATTlĞINI"
AY HALİ YA DA HAMİLELİĞİ "GİZLEMELERİ ONLARA HELAL DEĞİLDİR."(Bakara,
228) BUYRUĞU
حدثنا
سليمان بن
حرب: حدثنا
شعبة، عن
الحكم، عن
إبراهيم، عن
الأسود، عن
عائشة رضي
الله عنها
قالت: لما
أراد رسول
الله صلى الله
عليه وسلم أن
ينفر، إذا صفية
على باب
خبائها
كئيبة، فقال:
(عقرى حلقى،
إنك
لحابستنا،
أكنت أقضت يوم
النخر). قالت:
نعم، قال:
(فانفري إذا).
[-5329-] Aişe r.anha'dan, dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem (veda haccının sonunda) Mekke'den ayrılmak isteyince, Safiye'nin
çadırının kapısı önünde oldukça üzüntülü olduğunu gördü. Ona:
Vücudu kesilesi -yahut boğazı ağrıyası- sen bizi yolumuzdan
alıkoyacaksın. Nahr (kurban bayramı birinci günü) ifada tavafını yapmış mıydın
diye sordu. Safiye evet deyince, Allah Resulü:
O takdirde yola koyulabilirsin dedi."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Ayetten maksat şudur: İddetin hesabı ay hali ve temizlik
etrafında döner durur. Bunları bilmek ise çoğunlukla kadınlar için mümkün olur.
Bundan dolayı kadın bu hususta güvenilir kabul edilmiştir.
İsmail el-Kadi der ki: Ayet, iddet bekleyen kadının rahmindeki
hamilelik ve ay hali hususlarına dair verdiği haberde güvenilir olduğuna
delildir. Ancak yalan söylediği açıkça bilinecek türden bilgiler vermesi hali
müstesnadır.
el-Mühelleb dedi ki: Hadiste kadınların ay hali oluşları ile
ilgili ileri sürdükleri iddialarının tasdik edileceğine bir delil
bulunmaktadır. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yola çıkmayı ertelemek ve
beraberinde bulunanları aİıkoymak istemiştir. Buna sebep de Safiye'nin ay hali
oluşudur. Bu hususta onu ne sınadı, ne de yalan söylediğini ileri sürdü.
İbnu'l-Müneyyir dedi ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
Safiye'nin sadece ay hali olduğunu söylemesine dayanarak yola çıkmayı
erteleyeceğini söylediğinden ötürü, buradan hareketle hükmün kocayı da
etkileyeceği sonucu çıkarılmıştır. Bundan dolayı kocanın (ric'l talak ile
boşamış olduğu) karısına ric'at yapmasının muteber oluşu ya da olmayışı
hususları ile karnındaki gebeliğin ondan oluşu hususunda kadının ay hali ve
hamilelik hakkındaki sözleri doğru kabul edilir.